bebek ne zaman yurur
Bebek Gelişimi

Bebek Ne Zaman Yürür?

bebek ne zaman yururBacak kasları yürüme olgunluğuna yaklaşınca bebek yürüme denemeleri yapar; birinci yaşını doldurmasına doğru bir yere tutunarak ayağa kalkar, otururken kendiliğinden çömelmeye çalışır. On ikinci ile on beşinci ay arasında da yürümeye başlar. Bu aylardan birkaç ay önce ve sonra yürümeye başlayanlar olabilir.

Yürümek, bebeğin bedeninin ve bacaklarının büyüdüğünü gösteren biyolojik bir olaydır. Bazı sabırsız ana-babalar bebeğin kaslarının güçlenmesini beklemeden onu ayakta durdurmaya, değişik araçlarla yürütmeye çalışarak zorlar. Böylesine zorlamalar bebeğe zarar verebilir ve onun yürümesini geciktirebilir.

Bebeğin yürüme denemelerinin görülmesiyle birlikte ailede bir bayram havası başlar; yürüme denemeleri heyecanla izlenir. Bebek büyük bir başarı elde etmiş gibi onun rasgele yaptığı her hareketine bir anlam verilir.

Yürümek, bebek için büyümenin önemli bir aşamasıdır. Yürüyen bebekle, yatan bebekten daha çok ilgileniriz. Paytak paytak yürümesi, bizimle oynaması, bir şeyler taşıması, koşarak bizimle kucaklaşması daha çok hoşumuza gider. Bebek de yürüdüğünden dolayı kendine daha başka davranıldığını sezer.

Ana-baba, yürüyen bebekle başa çıkmanın daha zor olduğunu kısa sürede anlayıverir. Yürüyen bebeğin gidebileceği yer, emekleyen bebeğe göre, giderek genişler. Bu alan içinde bebek, gelişen kaslarıyla kırmasını, yırtmasını, atıp dökmesini de artırır. Eline geçeni önce ağzına götürüp tadar, ısıramaz, ememezse atıp kıran Bunu gören ana-babanın sesi eskisine göre daha sert çıkar, bazen bağırmaya dönüşür. Bundan sonra ana-babanın diline YAPMA sözü yapışıverir.

Bazı örnekler:

Manisa’da İlayda Özdemir’in beş aylık bebeği Eser, gündüz gözüyle karyolasından başının üzerine düştü, bebek hastaneye kaldırıldı. Denizli’de sekiz aylık bir bebek çengelli iğneye takılı altınla oynarken çengelli iğneyi yuttu. Çengel,’ iğne hastanede ameliyatla bebeğin yemek borusundan çıkarıldı.

Yozgat Boğazlayanda bir yaşındaki bebek sehpanın örtüsünü çekerek üzerindeki televizyonu başına düşürdü.

Mersin’de bir buçuk yaşındaki bebek yalnız başına banyoya gitti, su dolu kovaya baş üstü düştü.

Fethiye’de iki yaşındaki kız bebek bilyeyle oynarken bilye boğazına kaçtı, hastanede bütün çabalara rağmen bilye çıkarılamadı.

Başlangıçta yapma sözünün anlamını pek anlamayan bebek, ana-babasıyla alay edercesine, çıldırtan davranışlarını sürdürür. Ama giderek sert ve yüksek sesle söylenmesinden yapmanın bir emir olduğunu ve pek sevgi dolu olmadığını sezer, yüksek sesle söylenen yapma sözünden hoşlanmamaya başlar.

özgurluge ilk adimDaha önce bebeğini yürümeye canı gönülden teşvik eden ana-baba, artık yürümeyi yasaklayıcı bir ana-babaya dönüşür. Bebek evin dokunulması yasak eşyalarının kendinden daha değerli olduğunu sezer. Daha önce yapma emrinin anlamını bilmeden eşyalara dokunan bebek, bu sefer ana-babadan intikam alırcasına eşyalara dokunmaya başlar. Özellikle bunu, evde konuklar varken ya da başka bir eve konuk gittiklerinde yapmaya bayılır. Böylece ana-baba ile bebek arasında çatışmalar ortaya çıkar. Bu çatışma, ailede babaerkillik ya da anaerkillik ile çocuk erkilliğinin karşılıklı güç gösterisidir. Kazanan çocuk olduğunda ailede çocukerkillik sürüp gider.

Bebeğin ana-babasıyla çatışması, yalnızca kırdıklarıyla, döküp saçtıklarıyla ve gittiği köşe bucaklarla sınırlı kalmaz. Yürüyen çocuk, giysilerini, elini yüzünü, çevresini daha çok kirletir. Özellikle anne buna hiç katlanamaz. Gerçi bebeğini sever ama bu kirlenme çekilecek gibi değildir. Bebek de annesinin kendisini sevdiğini bilir ama bu titizliğinin nedenini anlayamaz; çünkü kirlenmenin, kirletmenin ne olduğunu bilemez.

Özgürlüğe ilk adım:

Bir yerlere giderken kucağa alınan bebek, çocukluk dönemine girdiğinde artık yürütülür. Çocuk ana-babanın yürüme hızına uyamaz; çabuk yorulur. Kucakta olmanın rahatlığını aradığında, ana-baba ile çocuk arasında kucağa alınıp alınmama savaşı başlar.

Dört yaşlarına doğru çocuk için sokak merak edileceklerle doludur. Çocuk çevresini sokağa kadar genişletmek ister.

Bebekler yürürken sık sık düşer. Ana-babalar, düşen bebeği azarlar, bazen de hırpalar. Düşmek bebeği yeterince üzerken, bu yetmezmiş gibi bir de ana-babalar üzer.

Bebeğin yürümesine sevinmek yetmez, yürümesinin getirdiği sıkıntılara da katlanmak gerekir. Yürüme bebeğin kazaya uğrama olasılığını artırır. Bizim görevimiz evde bebeğimizi kazaya uğratmayacak bir çevre düzenlemektir. Ama yürürken düştüğünde de telaşa kapılmadan onun kendi başına ayağa kalkmasını beklemeliyiz. Düşmek doğal olduğu gibi, düşenin ayağa kalkması da doğaldır. Ayrıca “çocuğun düşe kalka büyüyeceğini” de unutmamalıyız.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.