Buna ilişkin bir fıkra da anlatılır. Oldukça çirkin ama çok ünlü bir erkek bilgin, bir gün ünlülerin çağrıldığı bir yemeğe katılır. Sohbet sırasında, çok güzel bir bayan sinema yıldızı yanına gelir.
Birbirlerine tatlı sözler söyledikten sonra kadın, “Eğer biz evlenseydik, çocuğun zekâsı size, güzelliği de bana benzeseydi ne harika olurdu, değil mi?” der. Ünlü bilgin de, “Ama bunun tersi de felaket olurdu,” der.
Ismarlama çocuk doğmuyor. Bizim yapabileceğimiz tek şey, çocuğun bizim ve eşimizin soyundan getirdiklerine razı olmak ve var olan yeteneklerinin filizlenmesi için ona elverişli bir ortam hazırlamaktır. Çok yalın bir benzetmeyle, “Elimizdeki fidana uygun tarla hazırlamak işi” bize düşmektedir.
Kalıtım, genel olarak insanlığın, özel olarak da bizim ve eşimizin soyunun özelliklerini çocuğumuza taşıyan biyolojik bir olgudur. Şimdiye kadar çocuğun kalıtımla getirdiklerini değiştirecek bir yol bulunamamıştır.
Biyologlar kalıtımın, babanın sperminde ve annenin yumurtasında bulunun yirmi üçer kromozomun, annenin döl yatağında birleşmesiyle başladığını söylüyor. Gen bilimciler de bu kırk altı kromozomluk ilk hücrede, otuz beş bin dolayında gen bulunduğunu, bu genlerin her birinin kalıtsal bir özellik taşıdığını bildiriyor. Eğer çocuğumuzun burnunun biçimini beğenmiyorsak, bu ne bizim ne de onun kusurudur; bu genlerden gelen bir özelliktir.
Hiçbir huy kalıtımla gelmez. İnsan bütün huylarını doğduktan sonra öğrenir. Sözgelimi, yalancılık, hırsızlık, ahlaksızlık, tembellik, kurnazlık gibi sayabileceğimiz yanlış, kötü, çirkin huylar; doğruluk, dürüstlük, ahlaklılık, çalışkanlık, hakbilirlik gibi doğru, iyi, güzel huylar, doğumdan sonra öğrenilirler; ana-babadan yani soydan gelmezler.
Çocuk, ortamın elverişliliği oranında, bu gizli güçlerini filizlendirip geliştirir. Çocuk, kalıtımının ve çevresinin ürünü olur.
Çocuk, ne kalıtımını ne de yetişeceği ortamı seçme hakkına sahiptir. Bunun her ikisi de çocuğun başına raslantı ile gelir. Biz de zaten çocuğu seçme hakkına sahip değiliz. Bu yüzden çocuğu ve onun kalıtımla getirdiklerini Yaradan’a inancımızdan dolayı saygıyla kabul ederiz. Ama bize düşen olağanüstü görevler vardır.
Doğumundan önce bebek için bazı hazırlıklar yaparız. Hazırlıkların çoğu bebeğin bakımına ilişkindir. Belki özel bir oda da donatırız. Aslında çocuğun yetişmesi açısından onun için süslü bir odanın ne kadar değerli olduğu da tartışılabilir. Asil olan, çocuğa hazırlanan duygusal ortamdır. Bebeğin içtenlikle kabul edilmesi; sevilmesi, ilgi görmesi, korunması, süslü odadan daha önemlidir.
Çocuk yetiştirmek zor bir iştir. İster köy ister kent olsun, isterse çocuğa iyi bir çevre sağlamak için bir yerden bir yere göçülsün, bu çevreler çocuk yetiştirmenin zorluklarını ortadan pek kaldıramaz; onun çevresine iyi bir uyum sağlamasını güven altına alamaz. Bu yüzden çocuğun yetişmesinde en güvenli ve en önemli yer yine aile ortamıdır. O halde çocuğun yetişmesine elverişli iyi bir aile ortamı hazırlamada ana-babanın hazırlıklı ve becerikli olması gerekiyor.
https://www.flexiquiz.com/SC/N/43d69b3f-a5b8-4cc8-83da-3b756a264cc4 Devamını oku
Yaşa Göre Önerilen Ateş Ölçüm Yerleri Ateş ölçüm yerleri çocuğun yaşına bağlı olarak değişiklik göstermektedir.… Devamını oku
Evinizin odalarını bebek için güvenli hale getirin. Köşe eksenlerindeki dolaplar meraklı parmakların yaralanması için kötü… Devamını oku
Bebeğin ağlamasına neden olabilecek durumlar Bebeğinizin neden ağladığım çoğu zaman bilemezsiniz. Yaptığınız basit bir şeyle… Devamını oku
Çocuklarda Öksürük Genellikle kış mevsiminde ortaya çıkan çocuklarda öksürük, çeşitli rahatsızlıklardan dolayı görülebilmektedir. Tek başına… Devamını oku