Şişman çocuk sağlıklı çocuktur inanışı nedeniyle uzun süre çocuklardaki şişmanlık üzerinde pek durulmamıştır. Bugün şişmanlık ile hipertansiyon, kor-diovasküler hastalıklar, diabet, dejenera-tif artrit. tromboflebit gibi birçok hastalıklar arasında sıkı bir ilişki olduğu, şişman kişilerde yaşam süresinin kısaldığı,
ayrıca erişkin şişmanların büyük çoğunluğunda bu durumun başlangıcının çocukluk yaşlarına uzandığı iyi bilinmektedir. Bu nedenle özellikle gelişmiş ülkelerde çocukluk yaşlarındaki şişmanlık önemli bir sağlık sorunu olarak ele alınmaktadır.
Şişmanlığın nedenleri:
Yağ dokusunun fazla toplanmasını! doğrudan nedeni büyüme için gereksı-nenden fazla enerji alınmasıdır. Bu tip obesiteye “ekzojen obesite” denir ve büyük bir çoğunluk bu grup altında toplanır.
Şişmanlık enerji alımı ile kullanım arasındaki dengesizlik sonucu ortaya çıkar. Bu durumu bazı etmenler etkiler.
Kültür Düzeyi:
Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki şişmanlık halkın daha çok dolgunluk isteğinin tatmin edilmesine bağı olarak CHO’dan zengin besinlerin aşırı tüketilmesi, öğün atlanması veya bazı öğünlerde çok yenilmesi yani düzensiz beslenme şeklinde olabilir. Gelişmiş ülkelerde ise sağlıklı beslenme bilgisinin yerleşmediği düşük sosyo-ekonomik gruplarda çok ve yanlış beslenmenin yanı sıra hareket azlığı da şişmanlığın oluşmasında önemli bir ektendir.
Kalıtım:
Anne veya babanın şişman oluşu ile çocukta şişmanlık riskinin % 40’a, her ikisinin de şişmanlığı ile % 80’e çıkması kalıtsal etki ile aile içi beslenme düzeninin şişmanlığa eğilim yarattığı tezini doğrulamaktadır.
Çevre Etkisi:
Özellikle ailenin beslenme yöntemi, kalite ve kantite bakımından alınan besin ve öğün sayısı önemlidir. Bazı çocuklar düzensiz ve çok beslenirler. Tokluk duygusuna sahip olmazlar. Bu hal kronik bir durumdur. Genellikle bebeklik döneminde başlar, yıllarca devam eder. Aşırı kalori alımına ek olarak böyle çocuklar oturarak vakit geçirmekten hoşlanırlar; durmak, televizyon seyretmek, oturduğu yerde oynamak gibi. Giderek vücut ağırlığının artması, çocuğun fiziksel aktivitesini azaltır. Kas hareketinin azalması şişmanlığın artmasına yardım eder. Böylece çocuk kısır döngü içinde şişmanlamaya devam eder.
Psikolojik Etkiler:
Çocuğun ruhsal yapısına bağlı olarak bazı ailelerde tepkiler az yeme şeklinde, bazı ailelerde ise fazla yeme şeklinde bir yerde yaşanan olumsuz olaylardan kaçış olarak kendini belli eder.
Anne. baba ve çocuk arasındaki olumsuz ilişkiler, arkadaş edinememe, sık hastalanır korkusu ile sokağa çıkarılmama, pasif çocuğu aktive etmeyen cazip elektronik oyuncakların çokluğu gibi nedenler şişmanlığı hazırlayıcıdır.
Vücutta Yağ dokusu:
Sağlıklı bir yenidoğan bebekte yağ dokusu vücut ağırlığının % 14’ü kadardır. Bu oran süt çocukluğu döneminde hızla artar ve 9-18. aylar arasında % 28’e yükselir. 10 yaşında erkek çocuklarda yağ dokusu tartının % 23’ü kızlarda ise 9c 28’ini oluşturur.
Vücutta yağ dokusunun hacmi yağ hücreleri sayıları ve büyüklükleri ile ilişkilidir. Yağ hücrelerinin sayısı alınan enerji ile bağımlı olarak özellikle intra-uterin dönemde ve doğumu izleyen ilk yılda artma gösterir. Bu artma ergenliğe kadar devam etmektedir. Şişmanlığın süt çocukluğu döneminde başladığı şişman çocuklarda yağ hücrelerinin hacimlerinin artmış ve hücre sayısının da normal çocuklardan fazla olduğu saptanmıştır. Burada önemli bir bulgu daha, ileri yaşlarda başlayan şişmanlığın hücre sayısında önemli bir değişikliğe neden olmadığı kabul edilmektedir. Tüm şişman kişilerde yağ hücrelerinin hacimlerinde artma gözlenir. Ağırlık kaybedildiği dönemlerde yağ hücrelerinin sayısında azalma olmamakta ancak hücrelerin hacmi küçülmektedir.
Bedende toplam yağ birikimine ek olarak bu yağın bedenin belirli bölgelerinde toplanması kardiyovasküler hastalıklar, diabet, yüksek tansiyon, safra kesesi hastalıkları, felç ve genel olarak ölüm yönünden önem taşımaktadır. En başta yağ oranının artması, ardından bedenin üst kısımlarında (bel ve göğüs gibi) yağlanmanın artması, karın içinde yağın artması hastalık riskini artırmaktadır.
Bedenin yukarı kısımlarının yağ birikimini saptamak için bel çevresi, subs-kopular, subkostal, subrailiak deri kıvrım kalınlığı; periferlerin yağlanma durumu için femoral, triseps, kalp ve bi-seps deri kıvrım kalınlıkları ölçülmüştür. Bedenin yukarı kısımlarında yağ birikimi fazla olanların HDL-C ve apoli-poprotein düzeyleri düşük bulunmuştur. Bedenin bel ve göğüs bölümlerinde yağ birikiminin fazla olmasının, düşük dan-siteli lipoprotein-kolesterol düzeylerinin artışına, dolayısıyla ilerdeki yaşlarda damar sertliğine yatkınlığın oluşmasına etkisi olabileceği kanısına varılmıştır.
Beden yağı ve yağ dağılmasında idman derecesi de önemlidir. Yapılan bir çalışmada bedey yapısı uyum programına katılanlar boş zamanlarında yaptıkları fiziksel aktivitenin derecesine göre gruplandırılmışlardır. Düzenli ve ağır fiziksel aktivite yapanların deri kıvrım kalınlığı ve bel/kalça ölçüsü oranı düşük bulunmuştur. Deri kıvrım kalınlığı değerlerine göre denekler değerlendirilidi-ğinde de düzenli idman yapanların bel/kalça oranı düşük bulunmuştur.
Beslenme Şekli:
Bebek doğduktan sonraki beslenme şekli ilerde oluşabilecek sağlık sorunlarını önlemek açısından çok önemlidir. Bebeğin her ağlaması açlık ağlaması değildir. Doğumdan itibaren uygulanan besleme şekli çocuğun beslenme alışkanlıklarını belirleyecektir. Karışık veya yapay beslenen süt çocuklarının da. çocuk her ağladığında bibeborla süt vermek muhallebi gibi unlu, enerjiden zengin besinlere erken başlamak ve bunları fazla ve ısrarla uzun süre vermek şişmanlığa yol açan, çocuğun mide kapasitesini genişleten uygulamalardır. Bunun sonucu olarakta şişman süt çocuklarının önemli bir oranı, şişman çocuklar ve şişman erişkenler olurlar. Oysa, yenidoğan döneminde çocuğa ilk besin olarak anne sütü verilmesi ve ilk 4-6 ay sadece beslenmeye anne sütü ile devam edilmesi bebek beslenmesinde kabul edilen en uygun ve sağlıklı beslenme şeklidir ki bu şekilde aşırı kilo alımı ve diğer hastalıklara yakalanma riski azaltılmaktadır. Dört veya altı aydan sonraki beslenmede de anne sütü ile ek besin olarak yoğun ve meyve suyuna başlanması, sebze çorba verilmesi çocuktaki şişmanlama eğilimine engel olduğu gibi dengeli ve yeterli beslenme alışkanlıklarının kazanılmasına bir temel oluşturabilir.
Okul öncesi ve okul çağında da çocuğa uygun bir beslenme programı uygulanmaması, diyetin fazla enerji çeşmesi boş kalori kaynaklarını tüketmeyi özendirici çevresel etmenlerin olması çocuğa normal besin tüketiminin üzerinde yemek yemesi için baskı yapılması obesitiye yol açan nedenlerdendir.