Bebek beslenmesi

Çocukluk çağı şişmanlık

Şişmanlığı en basit tanımlarsak vücutta bulunan toplam yağ doku­sunun normalden fazla olması durumudur. Çocuklar obezite açısından değerlendirilirken ön­celikle boylan göz önüne alınmalıdır.

Şişman çocuk sağlıklı çocuktur ina­nışı nedeniyle uzun süre çocuklardaki şişmanlık üzerinde pek durulmamıştır. Bugün şişmanlık ile hipertansiyon, kor-diovasküler hastalıklar, diabet, dejenera-tif artrit. tromboflebit gibi birçok hasta­lıklar arasında sıkı bir ilişki olduğu, şiş­man kişilerde yaşam süresinin kısaldığı,
ayrıca erişkin şişmanların büyük çoğun­luğunda bu durumun başlangıcının ço­cukluk yaşlarına uzandığı iyi bilinmek­tedir. Bu nedenle özellikle gelişmiş ül­kelerde çocukluk yaşlarındaki şişmanlık önemli bir sağlık sorunu olarak ele alın­maktadır.

Kimlere Şişman Diyoruz: Vücut tartısının yaşa göre normal or­talama değerin % 120’sinin üzerinde ol­ması belirgin şişmanlık, bu değerin % 110-120 arasında olması ise hafif şiş­manlık olarak kabul edilmektedir.

Şişmanlığın nedenleri:

Yağ dokusunun fazla toplanmasını! doğrudan nedeni büyüme için gereksı-nenden fazla enerji alınmasıdır. Bu tip obesiteye “ekzojen obesite” denir ve bü­yük bir çoğunluk bu grup altında topla­nır.
Şişmanlık enerji alımı ile kullanım arasındaki dengesizlik sonucu ortaya çı­kar. Bu durumu bazı etmenler etkiler.

Kültür Düzeyi:

Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke­lerdeki şişmanlık halkın daha çok dol­gunluk isteğinin tatmin edilmesine bağı olarak CHO’dan zengin besinlerin aşırı tüketilmesi, öğün atlanması veya bazı öğünlerde çok yenilmesi yani düzensiz beslenme şeklinde olabilir. Gelişmiş ül­kelerde ise sağlıklı beslenme bilgisinin yerleşmediği düşük sosyo-ekonomik gruplarda çok ve yanlış beslenmenin ya­nı sıra hareket azlığı da şişmanlığın oluşmasında önemli bir ektendir.

Kalıtım:
Anne veya babanın şişman oluşu ile çocukta şişmanlık riskinin % 40’a, her ikisinin de şişmanlığı ile % 80’e çıkma­sı kalıtsal etki ile aile içi beslenme düze­ninin şişmanlığa eğilim yarattığı tezini doğrulamaktadır.

Çevre Etkisi:

Özellikle ailenin beslenme yöntemi, kalite ve kantite bakımından alınan be­sin ve öğün sayısı önemlidir. Bazı ço­cuklar düzensiz ve çok beslenirler. Tok­luk duygusuna sahip olmazlar. Bu hal kronik bir durumdur. Genellikle bebek­lik döneminde başlar, yıllarca devam eder. Aşırı kalori alımına ek olarak böy­le çocuklar oturarak vakit geçirmekten hoşlanırlar; durmak, televizyon seyret­mek, oturduğu yerde oynamak gibi. Gi­derek vücut ağırlığının artması, çocuğun fiziksel aktivitesini azaltır. Kas hareketi­nin azalması şişmanlığın artmasına yar­dım eder. Böylece çocuk kısır döngü içinde şişmanlamaya devam eder.

Psikolojik Etkiler:

Çocuğun ruhsal yapısına bağlı olarak bazı ailelerde tepkiler az yeme şeklinde, bazı ailelerde ise fazla yeme şeklinde bir yerde yaşanan olumsuz olaylardan kaçış olarak kendini belli eder.
Anne. baba ve çocuk arasındaki olumsuz ilişkiler, arkadaş edinememe, sık hastalanır korkusu ile sokağa çıkarıl­mama, pasif çocuğu aktive etmeyen ca­zip elektronik oyuncakların çokluğu gibi nedenler şişmanlığı hazırlayıcıdır.

Vücutta Yağ dokusu:

Sağlıklı bir yenidoğan bebekte yağ dokusu vücut ağırlığının % 14’ü kadar­dır. Bu oran süt çocukluğu döneminde hızla artar ve 9-18. aylar arasında % 28’e yükselir. 10 yaşında erkek çocuk­larda yağ dokusu tartının % 23’ü kızlar­da ise 9c 28’ini oluşturur.

Vücutta yağ dokusunun hacmi yağ hücreleri sayıları ve büyüklükleri ile iliş­kilidir. Yağ hücrelerinin sayısı alınan enerji ile bağımlı olarak özellikle intra-uterin dönemde ve doğumu izleyen ilk yılda artma gösterir. Bu artma ergenliğe kadar devam etmektedir. Şişmanlığın süt çocukluğu döneminde başladığı şiş­man çocuklarda yağ hücrelerinin hacimlerinin artmış ve hücre sayısının da normal çocuklardan fazla ol­duğu saptanmıştır. Burada önemli bir bulgu daha, ileri yaş­larda başlayan şiş­manlığın hücre sayı­sında önemli bir deği­şikliğe neden olmadı­ğı kabul edilmektedir. Tüm şişman kişilerde yağ hücrelerinin ha­cimlerinde artma göz­lenir. Ağırlık kaybe­dildiği dönemlerde yağ hücrelerinin sayı­sında azalma olma­makta ancak hücrele­rin hacmi küçülmek­tedir.

Bedende toplam yağ birikimine ek olarak bu yağın bedenin belirli bölgele­rinde toplanması kardiyovasküler hasta­lıklar, diabet, yüksek tansiyon, safra ke­sesi hastalıkları, felç ve genel olarak ölüm yönünden önem taşımaktadır. En başta yağ oranının artması, ardından be­denin üst kısımlarında (bel ve göğüs gi­bi) yağlanmanın artması, karın içinde yağın artması hastalık riskini artırmakta­dır.

Bedenin yukarı kısımlarının yağ biri­kimini saptamak için bel çevresi, subs-kopular, subkostal, subrailiak deri kıv­rım kalınlığı; periferlerin yağlanma du­rumu için femoral, triseps, kalp ve bi-seps deri kıvrım kalınlıkları ölçülmüş­tür. Bedenin yukarı kısımlarında yağ bi­rikimi fazla olanların HDL-C ve apoli-poprotein düzeyleri düşük bulunmuştur. Bedenin bel ve göğüs bölümlerinde yağ birikiminin fazla olmasının, düşük dan-siteli lipoprotein-kolesterol düzeylerinin artışına, dolayısıyla ilerdeki yaşlarda da­mar sertliğine yatkınlığın oluşmasına et­kisi olabileceği kanısına varılmıştır.

Beden yağı ve yağ dağılmasında id­man derecesi de önemlidir. Yapılan bir çalışmada bedey yapısı uyum programı­na katılanlar boş zamanlarında yaptıkla­rı fiziksel aktivitenin derecesine göre gruplandırılmışlardır. Düzenli ve ağır fi­ziksel aktivite yapanların deri kıvrım ka­lınlığı ve bel/kalça ölçüsü oranı düşük bulunmuştur. Deri kıvrım kalınlığı de­ğerlerine göre denekler değerlendirilidi-ğinde de düzenli idman yapanların bel/kalça oranı düşük bulunmuştur.

Beslenme Şekli:

Bebek doğduktan sonraki beslenme şekli ilerde oluşabilecek sağlık sorunla­rını önlemek açısından çok önemlidir. Bebeğin her ağlaması açlık ağlaması de­ğildir. Doğumdan itibaren uygulanan besleme şekli çocuğun beslenme alış­kanlıklarını belirleyecektir. Karışık veya yapay beslenen süt çocuklarının da. ço­cuk her ağladığında bibeborla süt ver­mek muhallebi gibi unlu, enerjiden zen­gin besinlere erken başlamak ve bunları fazla ve ısrarla uzun süre vermek şiş­manlığa yol açan, çocuğun mide kapasi­tesini genişleten uygulamalardır. Bunun sonucu olarakta şişman süt çocuklarının önemli bir oranı, şişman çocuklar ve şiş­man erişkenler olurlar. Oysa, yenidoğan döneminde çocuğa ilk besin olarak an­ne sütü verilmesi ve ilk 4-6 ay sadece beslenmeye anne sütü ile devam edilme­si bebek beslenmesinde kabul edilen en uygun ve sağlıklı beslenme şeklidir ki bu şekilde aşırı kilo alımı ve diğer hasta­lıklara yakalanma riski azaltılmaktadır. Dört veya altı aydan sonraki beslenmede de anne sütü ile ek besin olarak yoğun ve meyve suyuna başlanması, sebze çor­ba verilmesi çocuktaki şişmanlama eği­limine engel olduğu gibi dengeli ve ye­terli beslenme alışkanlıklarının kazanıl­masına bir temel oluşturabilir.

Okul öncesi ve okul çağında da ço­cuğa uygun bir beslenme programı uy­gulanmaması, diyetin fazla enerji çeş­mesi boş kalori kaynaklarını tüketmeyi özendirici çevresel etmenlerin olması çocuğa normal besin tüketiminin üzerin­de yemek yemesi için baskı yapılması obesitiye yol açan nedenlerdendir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.